Para Politikası
- Posted by Maliadmin
- Posted in Finansal DanışmanlıkMali MüşavirlikTam Tasdik
iktisat biliminin yakın geçmişine göz attığımızda, para teorisi ve para politikasının büyük ilgi gördüğünü ve bu ilgi ile birlikte, bilimsel araştırmaların ağırlık merkezinin de bu alanlara kaydığını saptamaktayız. Ne var ki, bu araştırmalar çok çelişkili sonuçlara ulaşmışlardır. Bir kısım araştırmalar parasal faktörlerin, ekonominin genel dengeleri üzerinde önemli sonuçlar doğurduğu neticesine ulaşırken; bazıları da, parasal faktörlerin, ekonominin reel dengeleri üzerinde pek etkin olmadığı sonucuna varmışlardır. Ancak bilimsel çalışmaların çelişkili sonuçlan, parasal konuların önemini azaltmamış, aksine, bilimsel rekabetin bu alanda yoğunlaşması ile birlikte, para teorisi ve politikası, makro ekonominin bütünü içinde ayrıcalıklı bir yer edinmiştir.
Gerçek yaşamda da parasal gelişmelerin, artan bir ilgi ile izlendiğini görmekteyiz. Günümüzde hükümetler, para politikalarına çok büyük önem vermektedirler. Denilebilir ki, son zamanlarda iktisat politikalarının en gözde aracı para politikalarıdır. Diğer taraftan, kamuoyunun ve dolayısı ile medyanın, parasal gelişmelere özel bir ilgi gösterdiği açıkça görülmektedir.
Gerçek yaşamda parasal gelişmelere duyulan bu ilginin iki somut gerekçesi vardır: Para piyasalarında yaşanan gelişmeler bu ilginin ilk sebebidir. Diğer sebep ise piyasa ekonomisinin ideolojik düzeyde yeniden itibar ka-zanmasıdır. Bu iki noktayı açıklayalım.
– Para piyasaları son dönemlerde, teknolojik gelişmelerin nimetlerinden fazlası ile yararlanmışlardır. Özellikle elektronik bankacılık, büyük bir hızla gelişmiş ve yaşamımızı derinden etkilemiştir.
Bu piyasalarda üretilmekte olan hizmetlerin çeşitlendirilmesi, para piyasalarının rekabete daha açık şekilde yapılandırılmaları ve merkezi yönetimlerin müdahaleci uygulamalarının sınırlandırılması (deregulation), para piyasalarında yaşanan diğer önemli gelişmelerdir.
Yakın dönemin gelişmelerini sıralarken, bu arada fînansal spekülasyonların belirtilmemesi, büyük bir eksiklik olur… Mal ve hizmet üreten pek çok piyasa, artan rekabet ile birlikte kârlı dönemlerini geride bırakırken, finansal payasalarda spekülatif faaliyetlerin çok büyük kâr fırsatı sunmaları, bu piyasaları ilgi odağı haline getirmiştir.
– Piyasa ekonomilerinin etkisine gelince… 1980’li yıllar, piyasa ekonomisinin adeta yeniden keşfedildiği yıllardır… Piyasa ekonomileri, geniş içerikli ve büyük bürokrasi gerektiren politikaları dışlayan yapılanmalardır. Bu bakımdan, büyük bürokrasi gerektiren maliye politikaları, son yılların liberal ortamında gözden düşmüştür. Buna karşılık, maliye politikalarının başlıca alternatifi olan para politikalarının önü açılmıştır. Böylece; para miktarı, kredi miktarı ve faiz politikaları, hükümetlerin temel ekonomik gelişmeleri yönlendirmek üzere tercih ettikleri başlıca politika araçları olarak ön plana çıkmışlardır. Bu arada kısaca belirtelim ki, para miktarı, faiz ve kredi hacminin sık sık değiştirilmesini gerektiren aktif para politikası, aslında piyasa ekonomisi anlayışı ile çelişir. Piyasa ekonomisini benimseyen iktisatçılar arasındaki yaygın bir görüşe göre, piyasalardaki temel istikrarsızlık kaynağı; para miktarındaki değişmelerdir. Piyasa ekonomisi yanlısı iktisatçılar, aktif para politikalarından fayda ummadıkları gibi, bu politikaları sakıncalı olarak görmektedirler. Buna karşılık 1980’li yıllarda, liberal hükümetlerin uygulamaları, aktif para politikalarına büyük yer vermiş ve halen vermektedir. Bu durum önemli bir çelişki yaratmakla birlikte, para politikalarının yaşamımızdaki önemini artırmaktadır.
Parasal gelişmeler iki yönü ile ele alınmıştır:
i) Parasal olgu ve oluşumları açıklayan teorik çerçeveler, pür para teorisi.
ii) Parasal olgu ve olayların nasıl yönlendirileceğini araştıran teorik çerçeveler, diğer deyişle, para politikasının teorisi.
Parasal gelişmeleri kavrayabilmek için şüphesiz ki fînansal sistemi ve bu sistemi oluşturan kurum ve kuruluşları yakından tanımak gerekir. Ancak bu konunun tek başına, ayrı bir kitabın içeriğini oluşturacak kadar geniş kapsamlı olduğunu belirtelim. Bu bakımdan, fînansal sistem kitapta ayrıntılı bir şekilde ele alınmamıştır.
Kitap, iki bölümden ve bir ekten oluşmaktadır.
i- ilk bölümde, para teorisi ve politikasının temel kavramları ve temel büyüklükleri ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Bu bölümde, parasal yaklaşımları oluşturan temel yapı taşlarının incelendiğini söyleyebiliriz.
Diyebiliriz ki, iktisatçdar ekonomik olayları değerlendirmek üzere bazı makro yaklaşımlar geliştirmişlerdir. Bu yaklaşımlar, metodolojik açıdan önemli farklılıklar arz ederler ve ekonomik olayların değerlendirilmesinde birbirlerine alternatif niteliktedirler. Bu temel yaklaşımlar; Geleneksel yaklaşım (Klasik ve Neo-Klasik); Keynesci yaklaşımlar, Parasalcı (Monetarist) yaklaşım ve Yeni Klasik yaklaşımdır. Bu yaklaşımlarda, parasal faktörleri çok değişik değerlendirmelere konu olmaktadır. Makro teorinin özeti şekline dönüşen bu bölüm, çalışmamızda kaçınılmaz olarak önemli bir yer almıştır. Bu durum yadırganmamalıdır. Hatırlatalım ki, para teorisi, iktisat teorisinin yan ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Şöyle ki, önce Geleneksel yaklaşım çerçevesinde iktisadi olayı açıklamaya yönelik genel bir yaklaşım oluşturulmuş, sonra parasal ilişkilere bu çerçevede adeta yer aranmıştır. Buna dikotomik yaklaşım denmektedir. Bu çerçevede para teorisini ve makro teoriyi ayırmak mümkündür. Çünkü parasal ilişkiler makro sistemin işleyişinde etkin değildir. Fakat Keynes ile birlikte parasal ilişkiler, makro sistemin tümüne yayılmış, parasal büyüklükler, makro sistemin işleyişini belirleyen bir konuma gelmiştir. Bu noktada makro teori ile para teorisi iç içe girmiş, ayrılması mümkün olmayan bir bütünlük ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan, her para teorisi kitabı, önemli ölçüde makro teori içermektedir.
Leave us a reply